Erzurum 31 EKİM - 2 KASIM 2014

Tebliğ özetlerinin son teslim tarihi 15 Haziran 2014' tür.

SEYYİD FEYZULLAH EFENDİ,

(ö.1115/1703)

          1048’de (1639) Erzurum’da doğan Feyzullah Efendi’nin asıl adı Mehmed olup Erzurum müftüsü Seyyid Mehmed Efendi ile Şerife Hatun’un oğludur. İlk eğitimini babası ve çeşitli âlimlerden almış olup Arapça, Farsça ve fıkıh okumuştur. Feyzullah Efendi aynı zamanda kızı ile de evli olduğu, derslerine devam ettiği, padişah hocalığına kadar yükselen Şeyh Mehmed Vânî Efendi’nin isteği üzerine 1664 yılında İstanbul’a, oradan da padişahın bulunduğu Edirne’ye gitmiştir. Vânî Efendi’nin aracılığıyla IV. Mehmed’in şehzadesi Mustafa’ya (II. Mustafa) 1669 yılında hoca olduktan sonra padişah fermanıyla kendisine mülâzemet verilmiştir. Daha sonra Feyzullah Efendi ilmiye mesleğinde hızla yükselerek Haydarpaşa, Üsküdar Mihrimah Sultan, Sahn-ı Semân ve Ayasofya medreselerinde müderrislik yapmıştır. 1674’te İstanbul kadılığı pâyesiyle Sultan Ahmed Medresesi’ne, 1678’de ise Rumeli kazaskerliği pâyesiyle Şehzade Ahmed’in (III. Ahmed) hocalığına getirilmiştir. 7 Kasım 1686’da nakîbüleşraf, IV. Mehmed’in hal‘i ve II. Süleyman’ın tahta çıkışından hemen sonra 11 Rebîülâhir 1099’da ise (14 Şubat 1688) şeyhülislâm olmuşsa da 17 gün sonra çıkan bir yeniçeri ayaklanmasıyla görevi son bulmuştur. Ancak vaktiyle hocalığını yaptığı Şehzade Mustafa’nın tahta çıkısının (1695) ardından onun daveti üzerine Edirne’ye gelip ikinci defa şeyhülislâmlığa tayin edilmiştir (11 Şevval 1106/25 Mayıs 1695) ve bu makamda aralıksız sekiz yıldan fazla kaldı. Feyzullah Efendi’nin II. Mustafa üzerinde büyük nüfuzu olduğundan Osmanlı tarihinde ilk defa olmak üzere oğlu Fethullah Efendi’nin kendinden sonra şeyhülislâm olması hususunda padişahtan bir ferman almıştır. Bu uygunsuz icraatları ve giderek nüfuzunu daha da arttırıp tayinlere, azillere müdahalesi içten içe büyük bir tepkinin oluşmasına yol açmış bozuk siyasî ve iktisadî durumun da etkisiyle ulemâ, asker ve nihayet İstanbul yerine Edirne’nin pâyitaht yapılacağı söylentileriyle tahrik edilen İstanbul halkı 1703’te ayaklanmıştır. Tarihlere Edirne Vak’ası veya Feyzullah Efendi Vak’ası adıyla geçen bu isyan sonunda Şeyhülislâm Feyzullah Efendi ve ondan sonraki şeyhülislâm adayı oğlu Nakîbüleşraf Fethullah Efendi görevlerinden alındıktan sonra Feyzullah Efendi aynı tarihte feci şekilde öldürülmüş mezarının Sitti Hatun Camii civarındaki Abdülkerim Mektebi avlusunda olduğu söylenmektedir.

 Dokuz oğlu ve birçok kızı olan Feyzullah Efendi’nin oğullarından daha sonra şeyhülislâmlığa kadar yükselenler olmuştur. Kızlarını da ünlü ulemâ ve vezir ailelerine mensup kişilerle evlendiren Feyzullah Efendi bilhassa Minkārîzâdeler ve Köprülüzâdeler ile akrabalık bağları kurmuştur. Ailece Halvetîliğe müntesip olan Feyzullah Efendi kaynaklarda güler yüzlü, bilgili, faziletli, zeki, nüktedan, vakur ve yumuşak huylu bir kişi olarak anlatılır. Suyolcuzâde Mustafa Efendi’den hat ve özellikle nesih dersleri almıştır. Bir divan teşkil edecek kadar Arapça şiirleri vardır. Tefsir ve hadis ilimleriyle uğraştığı bilinmektedir. Şeyhülislâmlıkla padişah hocalığını birleştirdiği için “câmiu’r-riyâseteyn” unvanıyla da anılmıştır. Feyzullah Efendi’nin Erzurum’da cami, medrese, dârülkurrâ, mektep ve hamamı; Şam’da dârülhadisi; Edirne’de çeşme ve sebili; Mekke’de mescidi; Medine’de medrese, kütüphane ve muallimhânesi; İstanbul Fatih’te medrese, kütüphane, mescid, mektep, muallimhâne, çeşme ve meşrutaları vardır. Feyziyye Dârülhadisi olarak anılan Fatih’teki külliye halen Millet Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. 

Panel